Orda mısınız?

En son Haziran 20’de ekran başına geçip “bundan sonra daha sık yazıcam” demişim. Demekki “daha” ve “sık” kelimelerinin anlamını henüz çok iyi bilmiyorum, yan yana geldiklerinde kafamı karıştırıyorlar. Kendimi eleştirme erdemini gösterdiğime göre devam edebilirim değil mi? Atlas’ın aramıza katılma süreciyle başlayan yazma telaşımın iki nedeni vardı. İlki, kendi anne ve babamla hatıralarımın benim hatırlayabildiğim…

Kurt mu Kuzu mu?

“Kuzucuk” diye sevip duruyoruz, oğlan hakkaten kuzu oldu sanki. Yani düşününce aslında fena da değil bu durum, sakin sakin yaşıyoruz ama kuzu mu yetiştirmeli yoksa biraz kurt mu katmalı hamuruna diye kasıyor insan.

O işgüzar babam mı?

Atlas Merhaba, Son zamanlarda kahramanı olmaktan utandığım bir iki olayı anlatayım da babana biraz gül bakalım. İlkokulda hayat bilgisi dersinde

2. Geleneksel Babalar Günüm

“Senden öncesinin bir önemi yoktu sanki ben de o gün senle birlikte doğmuştum ve hayat sadece (inşallah uzun bir ) gelecekten ibaretti.”

“Mutluluktan ağlamak hiçbir şeye benzemiyor ama şu da bir gerçek, ister üzüntüden ister mutluluktan fark etmez ağladığında fotoğraflarda epey kötü çıkıyorsun.”

Sana Kıyamadık ve Delirdik

Sevgili Atlasım, Seni nasıl büyüteceğimizi öğrenmek için dersimize çalışmaya sen gelmeden başladık biz (peki, daha çok annen diyelim). Güneşe koyup suyunu versek büyümeyeceğinden ve yerini yadırgamaktan daha ciddi problemlerin olabileceğinden, dersimizi de epey ciddiye aldık. Başta Tracy (Hogg) ve Ayşe (Öner) teyzelerin olmak üzere kendimize özel hocalar tuttuk, külliyatlarını yedik yuttuk.

Üçümüz…

Sevgili Atlasparem, Seninle ikimizin  ortak bir noktası var, ikimiz de annene aşığız. Sen aramıza katılana kadar annenin de bana karşı debisi yüksek duyguları vardı. Vardı diyorum zira şu an bu akış iki farklı havuzu besliyor.