Atlascık,
Uyumak istemiyorsun biliyorum. Günde birkaç saat beraberiz onu da uykuya kurban etmek zaman kaybı geliyor, anlıyorum. Masalları uç uca ekletiyorsun. Kırmızı başlıklı kız, karlar kraliçesi, rapunzel, pamuk prenses ve yedi cüceler derken repertuar bitiyor uydurmaya başlıyorum. Babam beni bremen mızıkacıları ile büyüttü, tek bir masal ama işte o anlattığı için sorun değil olsun varsın. Derken sırtımı sev, saçımı sev diye sayıklamaya başlıyorsun. İşte orda film kopuyor. Genetik herhalde diye düşünüyorum. Amcanla dedenin önünde uzanıp sırayla sırtımızı sevdirmeye çalışmamız aklıma geliyor. Benim sırtımı severken abimin saçını okşasa sonra benim saçım onun sırtı diye devam etse… Doyulacak gibi değil, eli üstümüzde kalsa öyle yaşar giderdik. Maksat uyumayalım, maksat zaman geçmesin, maksat hiç ayrılamayalım. İnşallah da öyle olsun, 20 gün oldu, dedenin uyanmasını bekliyoruz, inşallah da uyanacak. Daha senin sırtın senin saçın var sevilecek, ha tabi bir de bremen mızıkacılarını ondan dinlemen lazım…